GELENEKSEL
VE TAMAMLAYICI TIP ( GETAT )
Geleneksel
ve tamamlayıcı tıp (GETAT) farklı kültürlerin inanış ve
teorilerine dayanarak fiziksel ve ruhsal hastalıklardan korunma,
hastalıkları teşhis etme ve tedavi etme gibi sağlığın idamesi
için kullanılan bilgi, beceri ve uygulamaların tamamıdır.
Merkezimize
başvuran hastaların sorumlu hekim tarafından hikayesi alınır,
muayenesi yapılır ve gerekli tüm tetkikleri yapılarak durumu
değerlendirilir. Değerlendirme sonrası kişiye uygun geleneksel ve
tamamlayıcı tıp uygulaması seçilerek tedavi uygulanır.
Merkezimizin GETAT odaları Bakanlığımızın belirlediği
kriterlere uygun, hijyenik ve modern olarak düzenlenmiştir.
GETAT
kapsamında yer alan tedaviler:
Akupunktur
Sülük Uygulaması
Mezoterapi
Kupa Uygulaması
Fitoterapi Uygulaması
Refleksoloji Uygulaması
Homeopati Uygulaması
Osteopati Uygulaması
Ozon Uygulaması
Apiterapi
Proloterapi Uygulaması
Müzik Terapi Uygulaması
Hastanemizde
bu uygulamalardan akupunktur, mezoterapi, proloterapi, kupa
(hacamat), fitoterapi tedavisi yapılmaktadır.
“GETAT
uygulamaları ücretli olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca ödemesi
yoktur.”
Akupunktur:
Akupunktur
yöntemi, Asya’da 2000 yıldan daha fazla bir süredir
uygulanmaktadır. Bulunan en eski belgelerden biri, MÖ 500’lere
ait olduğu düşünülen “Huang Di Nei Jing” adlı belgedir.
Yaşam enerjisi Yin, Yang ve Qi’den oluşmaktadır. Enerjinin, zıt
ancak birbirini tamamlayan yin yang kompenenti, sağlık ve iyilik
durumunun korunması için dengede kalmak zorundadır. İnanışa
göre bu enerji, vücut içinde “meridyen” ya da “kanal” adı
verilen bir düzen içinde akmaktadır. Yin ve Yang düzeni
kaybolduğunda, hastalıklar oluşmaktadır. Çin tıbbına göre,
bir çok meridyenin üstünde bulunan spesifik alanlara iğne
yerleştirilmesiyle vücutta Qi akışı etkilenebilir.
Akupunktur
uygulaması sırasında kullanılacak iğne sayısı, şikayetlerin
lokalize olduğu bölgeye ve hastanın iğne duyarlılığı ile
alakalıdır. Uygulama esnasında, iğnelere manüel ya da
elektriksel stimülasyon yapılabilmekte; veya iğne, ilgili
kısımdaki noktaya yerleştirilip orda bırakılarak
beklenebilmektedir. Akupunktur tedavisine yanıt veren bireylerde,
genellikle üç veya dört haftalık tedavi sürecinin şikayetlerin
gerilemesi için yeterli olacağı düşünülmektedir. Kronik hale
gelmiş şikayetlerde ise, ilk altı seans sonrasında biraz iyileşme
olması beklenmektedir. Bu uygulama süresi boyunca herhangi bir
iyileşme olmazsa, akupunkturun bu hastada büyük olasılıkla fayda
sağlamayacağı öngörülerek uygulama sonlandırılmalıdır.
Günümüzde
akupunktur, Batıda Geleneksel Çin Tıbbının en popüler
uygulamalardan biridir. Çok çeşitli hastalıkları, ağrı ve
stresle ilişkili semptomları tedavi etmek için, Geleneksel Çin
Tıbbı uygulayıcıları akupunktur, bitkisel ilaçlar, tai chi, qi
gong, Zu San Li, masaj terapisi ve çeşitli “zihin ve beden
uygulamaları” içeren bütüncül teknikler kullanmaktadır.
Ozon
Terapi:
Ozon,
yaşamımızı sürdürmek için yaşamımızın her anında bize
gerekli olan Oksijen (O2) molekülünün üç atomlu (O3) halidir.
Doğada, havada bulunan oksijenden çeşitli doğa olayları sonucu
oluşan ozon, tıbbi kullanım için elektriksel aktivasyon yapan
özel cihazlar yardımıyla üretilebilir. Atmosferik havadaki
oksijen konsantrasyonu değişken olduğu için medikal ozon saf
medikal oksijenden üretilir. Medikal tedavide ozon ilk defa 40 yıl
önce Almanlar tarafından bulunmuş ve kullanılmıştır.
Ozonun,
beyaz kan hücrelerinin üretiminin uyarılması, kırmızı kan
hücrelerinin elastikiyetini artırma, anti neoplastik, arteriyal
plağı okside etme, kanın oksijen kapasitesini artırma ve anti
oksidan özelliği bulunmaktadır. Arteriyal dolaşım problemleri,
immün yetmezlik ve immün dengesizlikler, virüs kaynaklı
hastalıklar (özellikle hepatit C), inflamatuvar durumlar,
romatizmal hastalıklar, cilt hastalıkları (basınç ülserleri,
yaralar, diyabetik gangren, yanıklar, akne) ve eklem
dejenerasyonunda kullanılır.
Ozon
uygulaması:
Hamilelik,
glukoz-6-fosfat-dehidrogenaz eksikliği (favism), ağır anemi, ağır
miyasteni ve ozon allerjisi olanlarda kontraendikedir.”
Hastanın
venöz damarına (toplardamar) steril bir iğneyle girilerek bir
miktar kan ozon tüpüne alınır. Sonra hastaya ve hastalığa bağlı
olarak belirli ölçüde ozon gazı ile karıştırılır. Ozonlanmış
olan kan tekrar hastaya kapalı ve steril bir ortamda damardan geri
verilir. Buna “Majör Ozon” uygulaması denir. Hastanın
damarından 2-4 cc kan alınarak saf medikal ozonla karıştırılıp
intramusküler olarak hastaya tekrar enjekte edilir. Buna da “Minör
Ozon” denir. Bunun dışında lokal uygulamalar (İntrarektal,
eklem içi, yara üzerine) da yapılabilir. Diyabetik ayak
yaralarında da torbalama ile ozonlama yapılabilir.
Proloterapi:
Proliferatif tedavi olarak da adlandırılan ve kronik
kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında yıpranmış ya da hasarlı
bölgenin yenilenmesini sağlamak amacıyla kullanılan enjeksiyon
bazlı tamamlayıcı bir tedavi türü olarak tanımlanabilmektedir.
Proloterapi;
zayıflamış, hasarlı, aşınmış, yıpranmış, gevşemiş veya
gücünü kaybetmiş olan tendon, ligament ve eklemlere
uygulanmaktadır. Proleterapi uygulaması sırasında, proliferatif
nitelikte (hücre ve doku yenileyici), irritan (tahriş edici)
solüsyonlar enjekte edilmektedir. Enjekte edilen solüsyonlar
değişik konsantrasyonlarda dekstroz solüsyonudur. Bu serum lar
şekerden elde edilmiş maddelerden oluşmakta ve yenilenme etkisi
meydana getirerek dokuların eski gücüne kavuşmasını
sağlamaktadır.
Proloterapi
uygulamasıyla enjekte edilen proliferatif solüsyonlar, tendonların
kaslarla birleşme yerlerinde, eklemlerde, tendon ve ligamentlerin
kemiklere yapışma yerlerinde yangılar oluşturarak bu dokuların
yenilenmesini ve tekrar güçlenmesini sağlamaktadır.
Kupa
Terapisi-Hacamat:
Hacamat
uygulaması, ortalama beş bin yıllık bir tarihçeye sahiptir.
Tarihte bilinen en eski tıp metinleri olarak geçen Eber
Papirüsleri’nde (M.Ö. 1550), hacamat uygulamasından bahsedildiği
gözlemlenebilmekte, Mezopotamya uygarlıklarında önemli bir tedavi
yöntemi olarak kullanıldığı bilinen hacamat yöntemiyle ilgili
Hipokrat M.Ö. 460-377 yıllarında bilgiler vermektedir. Hacamat
uygulaması, vücudun belli başlı bölgelerine kupalar
yerleştirilerek, bazı uygulamalarda küçük kesiler yapılarak
gerçekleştirilmektedir. Genellikle sırt, omuz ve kafa bölgesine
uygulanan, deride bir kesi oluşturularak gerçekleştirilen negatif
basınç uygulaması düzeneğiyle kanın emilmesi amaçlanmaktadır.
Aynı doğrultuda, kuru hacamat adı verilen ve deride kesi
yapılmadan gerçekleştirilen negatif basınç uygulamaları da söz
konusudur.
Fitoterapi:
Tıbbi
bitkiler yüzyıllar boyunca halk tıbbı uygulayıcıları
tarafından kullanılmakla beraber kullanımı 5000 yıl öncesine
kadar dayanmaktadır. Birçok Avrupa ülkesinde yaygın olarak
kullanımı mevcuttur. Belirli kalite, güvenlik ve etkinlik
standartlarına göre geleneksel bitkisel tıbbi ürünler ve
bitkisel ilaçlarla yapılan hastalıkların, yaralanmaların
tedavisinde veya önlenmesinde kullanılan bir tıbbi tedavi
yöntemidir. Fitoterapik ürünlerin tablet, kapsül, krem ve çay
formları mevcuttur. Sentetik ilaçların yan etkilerinden dolayı
tüm dünyada fitoterapik ürünlere yönelim artmaktadır. İlaç
firmalarının farmakolojik olarak bitkileri taramasıyla birçok
konvansiyonel ilaç bitki kaynaklarından üretilmiştir. Aspirin
(söğüt kabuğundan), morfin (afyon çiçeğinden), kinin (cinchona
kabuğudan) ve digoksin (yüksük otundan) örnekleri mevcuttur.
Fitoterapi
ürünlerinin ruhsat sürecinde, bilim komisyonunun uygun görüşü
alınarak belirlenmiş endikasyonlar dahilinde uygulanabilir.
Bağışıklık sistemi, lokomotor sistem, üst solunum yolu ve
ürogenital sistem hastalıklarında, gastrointestinal fonksiyonların
düzenlenmesinde, hormonal disfonksiyonlarda fitoterapik ürünler
kullanılabilmektedir.
Kullanım
öncesi hastanın kan değerleri dikkatli incelenmelidir. Medikal
ilaç gibi hızlı bir etkisi olmadığı için ve yarılanma ömrü
uzun olduğu için hasta önceden uyarılmaktadır.
Mezoterapi:
Mezoterapi
çok küçük ilaç miktarları ile vücudun belli bölgelerine
uygulanan intradermal veya subkutan enjeksiyon işlemidir. Kullanılan
ilaçlar sıklıkla doğal bitki ekstreleri, mineraller ve
vitaminler, homeopatik ilaçlardır. Mezoterapi uygulaması kozmetik
açıdan dermatolojide, romatolojide, spor hekimliğinde ve
nörolojide kullanılmaktadır. Mezoterapi yönteminin en önemli
üstünlüklerinden biri minimal ilaç miktarlarında tedavi etmek ve
bu sayede ortaya çıkabilecek sistemik yan etkilerden korunmaktır.
Mezoterapinin
en önemli kullanım alanlarından biride medikal estetik alanıdır.
Yaşlanma belirtilerinin ortaya çıkışında cildin var olan
kalitesinde yaşadığı kayıplar ana rol oynar. Elastin ve kolajen
sentezi bozulan ciltte kırışıklık, leke, sarkma, parlaklık
kaybı gibi birçok yaşlanma belirtileri ortaya çıkmaya başlar.
Mezoterapi cilt dokusunun kalitesini korumak için yaşlanma
belirtilerinin ortaya çıkmaya yatkın olduğu bölgelere uygulanır
ve yıpranma sürecini mümkün olduğunca ertelemeyi amaçlar.